9 Ekim 2012 Salı

BAZI KADINLAR

Bazı Kadınlar Pahalı Hediyeleri Severler. Spor Arabaları, Lüks Mekanları, Hesap Ödeyen Abileri.

Bazı Kadınlarsa, Saçlarının Taranmasını Severler. Ayaklarına Oje Sürülmesini.

Bazıları İse Uuyumadan Önce Masal Anlatılmasını, Gözlerinin İçine Bakarak Gitar Çalan Adamları.

Bazı Kadınlar Takım Elbise Severler, Kaslı Kollar.

Bazı Kadınlar Oduncu Gömleği Severler. Ve Bira Göbeği.

Bazı Kadınlar Kışları Kayak Yapmak İsterler.

Bazıları, Beyoğlu’nda El Ele Tutuşup Közde Mısır Yemek.

Bazı Kadınlar Özel Günlerde Parfüm Hediye Eder,

Bazı Kadınlar Her Gün Aynı Ten Kokusuyla Uyanmak İçin Canlarını Verirler.

Bazı Kadınların Telefon Rehberleri Kalabalıktır. Bilirsin. Diğer Bazıları İse Defalarca Aynı Mesajı
Okuyup Ağlarlar.

Bazı Kadınlar Kızlarla Cadde’de Bilmem Ne Keyfi Yaparlar.

Bazı Kadınlar Evlerinde Suyu Şişeden Dikerek İçerler.

O Bazı Kadınlar Hiç Kaybetmezler Değil mi. Onlar Hiç Beklemezler, Bekletirler. Onlar Sürüklenmezler, Sürüklerler. Ağlamazlar, Ağlatırlar. Canları İstediğinde Sevişir, Sıkıldıklarında Küfürü Basarlar.Sen Olamadın Değil mi O Kadınlar Gibi. HiçBir Zaman Olamayacaksın da.
Zaten, Olma da.
Çünkü Yıllar Sonra Onlar Kocaları Metresleriyle Kaçamak Yaparken, HaftaSonları Alışveriş Merkezlerinde Mutsuz Çocuklarını Kollarından Sürükleyip Kendilerine Ayakkabı Bakacaklar, Sense Pazarları Evinin Balkonunda Hâlâ Deliler Gibi Sevdiğin Kocan Gazetesini Okurken, Küçük Sevimli Çocuklarınla Yumurta Tokuşturup, Gülüşüyor Olacaksın...

7 Ekim 2012 Pazar

İlk Buluşma

ÖNCE

- Kızlaaar, Bu Akşam Beni Sinemaya Götürecek,
- Ay Çok Sevindim Senin Adına, Yakışıklı Bir Tip Zaten.
- Di mi? Hemen Kuaföre Gitmeliyim Makyaj Saç Derken Anca Yetişirim.

*

- Çıkıyoruz Oğlum, Çıkıyoruz
- Ne Zaman?
- Bu Akşam. Hemen Hazırlanmam Lazım.  
- Oğlum Dışarısı Buz Gibi, Ona Göre. Ankara Havası Bu, Adamın İliğini Kemiğini  Dondurur.
- Merak Etme, Hallederiz
- Paran Var mı Kanka? Ne de Olsa Kızla İlk Kez Çıkıyosun. Rezil Olmayasın.
- Sağol Kanka, Tedarikliyim.


SONRA

- Kızlaaar. Çok Güzeldiiii.
- Ay Süperrr. Anlatsana Neler Oldu. ?
- Beni Saat 7 Gibi Aldı. Önce Güzel Bir Restorana Götürdü. Çok Güzel Yemekler Yedik. Harika Bir Kırmızı Şarap Seçti. Hatta O Şarapla İlgili Bir Hikaye Anlattı. İtalya'nın Kuzeyinde Geçen Bir Öykü. Çok Kültürlü Çook. Sonra Sinemaya Gittik. Çok Güzel Bir Romantik Komedi Seçmiş. Zevkine Hayran Kaldım. Ardından Yakınlarda Bir Cafeye Oturup Sohbet Ettik. Sıcak Şarap İçtik. Bana Kendinden, Ailesinden, Ankara Hayatından Bahsetti. İyi Yetişmiş Bir Çocuk.
- Eeee?
- Eeesi, Sonra Beni Eve Kadar Bıraktı. Üstelik Nooldu Biliyor musunuz?
- Nooldu?
- Ben Salaklık Edip Onu Kahve İçmeye Yukarı Çağırdım.
- Nee?? Hem de İlk Günden mi.? Biraz Ağırdan Satsaydın Kendini Kızıııım.!
- Yaa, Ne Bileyim, Ondan O Kadar Etkilendim ki, Hem Şaraplar da Etkiledi Galiba, Ağzımdan ÇıkıVerdi İşte. Ama Siz Burayı Dinleyin Şimdi. Ne Dedi Biliyor musunuz.? "HAYIR DAHA SONRA" dedi
- Vaoov Süper. Hakikaten Kaliteli Çocukmuş, İlk Geceden Üzerine Atlamamış.
- Di mi Ama. Bilemiyorum Kızlar, Galiba Benim İçin Doğru Erkek O.

*

- Hoşgeldin. Ooo yüzünden düşen bin parça. Hayırdır?
- Allah Benim Belamı Versin.
- Bela Okuma Oğlum. NoOldu Anlat, Kıza BirŞey mi Oldu?
- Yok Be Abi. Kıza BirŞey Olmadı... Olmadı da...
- Eee, NoOldu Peki?
- HerŞey Çok Güzeldi, Yemek Yedik, Sinemaya Gittik, Sonra Bi Cafeye Oturduk. Derken Onu Eve Bıraktım.
- Eee Bunda Kötü Olan Ne Var Oğlum?
- Abi Evin Önüne Gelince, Kız Beni Yukarıya Kahveye Çağırmaz mı?
- Ohaa, Daha İlk Günden Hem de?!... E Affetmeseydin!... Affetmedin Di mi?
- Çıkmadım Abi Yukarıya.
- Neee? Naaptın Oğlum Sen?
- Yanağından Masum Bir Öpücük Aldım, Geldim. Çıkmadım İşte Yukarıya?
- Neden Lan Neden? Yapılır mı Lan Bu?
- Abi Rezil Olma Korkusu Sardı Her Yanımı.
- Neyden Rezil Olcan Lan?
- İşte Bundan!!.. dedi Hışımla.

Hızla Soyundu.

Üzerinde Sadece İçlik Kalmıştı.

Adeta Hıyarlı Baba'ya Benziyordu.

Bizim Necati İlk Buluşmaya İçinde Tüm Vücudunu Saran Bir İçlikle Gitmişti. Ankara Soğuğuna Yenilmemişti İşte..

25 Eylül 2012 Salı

Hayata Dair Altın Kurallar



1-Ucuz Araba Kullan Ama, Alabileceğin En Güzel Evi Al.

2-Her Zaman ve Her Ortamda Anlatabileceğin Üç Fıkra Öğren.

3-Sevinçlerini Sakın Erteleme.

4-Eşini Çok İyi Seç. Çünkü Bu Seçim Mutluluğunun Veya BedBahtlığını %90’ını Oluşturur.

5-HerGün 30 Dakika Yürüyüş Yap.

6-Her Yemekten Sonra Şükret.

7-Bir Arkadaşına Sırrını Açıklamadan Önce İki Kere Düşün.

8-Maaş Çekini İmzalayan Kişileri Eleştirme :)

9-Kaybedecek Şeyi Olmayan İnsanlardan Kork.

10-Gözünün Önünde Hep Güzel Şeyler Bulundur.

11-Çocukların, Gelenek Sözcüğünü Duyduklarında Seni Hatırlayacak Şekilde Yaşa.

12-Dinine Ait Kitabı Tam Anlamıyla Okumak İçin Kendine Bir Yıl Süre Tanı.

13-Biri Seni Kucakladığında İlk Bırakan Sen Olma.

14-HerGün 6 Bardak Su İçmeyi Unutma..

15-Seni Seven İnsanları Koru..

16-Zor da Olsa Ailenle Tatil Yapmak İçin HerŞeyi Dene. Bu Tatildeki Anılar, Hayatındaki En Değerli Anılardan Biri Olacak.

17-Kendine Yapılmasını İstemediğin HiçBirŞeyi Başkalarına Yapma.

18-Başarıya, İç Huzura Kavuştuğun, Sağlıklı Olduğun ve Sevildiğin Zamanı Değerlendir.

19-İyi ve Başarılı Bir Evliliğin İki Şeye Bağlı Olduğunu Unutma:
a) Doğru İnsanı Bulmak
b) Doğru İnsan Olmak.

20-Ebeveynlerini, Eşini ve Çocuklarını Eleştirmek İstediğin Zaman Dilini Isır.

21-Evliliğini Güzelleştirmek İçin HerGün BirŞeyler Yap.

22-İyilik Dolu Bir Sözü ve İyiliğin Etkisini Asla Küçümseme.

VE SON OLARAK


Hayatınızdaki Kötü Olayları Düşünerek Vakit Kaybetmeyin; Yoksa Güzellikleri Görmekte Gecikebilirsiniz….”

24 Eylül 2012 Pazartesi

Öfkelenince Neden Bağırırız?


Hintli Bir Ermiş Öğrencileri İle Gezinirken Ganj Nehri Kenarında BirBirlerine  Öfke İçinde Bağıran Bir Aile Görmüş. 
Öğrencilerine Dönüp “İnsanlar Neden BirBirlerine Öfke ile Bağırırlar?” diye  Sormuş. Öğrencilerden Biri “Çünkü Sükûnetimizi Kaybederiz” deyince  Ermiş “Ama Öfkelendiğimiz İnsan YanıBaşımızdayken Neden bağırırız? O  Kişiye Söylemek İstediklerimizi Daha Alçak Bir Ses Tonu İle de  AktaraBilecekken Niye Bağırırız?” diye Tekrar Sormuş.

Öğrencilerden Ses Çıkmayınca Anlatmaya Başlamış: “İki İnsan BirBirine  Öfkelendiği Zaman, Kalpleri BirBirinden Uzaklaşır. Bu Uzak Mesafeden  BirBirlerinin Kalplerine Seslerini Duyurabilmek İçin Bağırmak Zorunda Kalırlar.  Ne Kadar Çok Öfkelenirlerse, Arada Açılan Mesafeyi KapataBilmek İçin O Kadar Çok Bağırmaları Gerekir.”

“Peki, İki İnsan BirBirini Sevdiğinde Ne Olur? BirBirlerine Bağırmak Yerine  Sakince Konuşurlar, Çünkü Kalpleri Birbirine Yakındır, Arada Mesafe Ya Yoktur Ya da Çok Azdır. Peki, İki İnsan BirBirini Daha da Fazla Severse Ne Olur? Artık  Kkonuşmazlar, Sadece Fısıldaşırlar Çünkü Kalpleri BirBirlerine Daha da  Yakınlaşmıştır. Artık Bir Süre Sonra Konuşmalarına Bile Gerek Kalmaz, Sadece  BirBirlerine Bakmaları Yeterli Olur. İşte BirBirini Gerçek Anlamda Seven İki  İnsanın Yakınlığı Böyle BirŞeydir.”

Daha Sonra Ermiş Öğrencilerine Bakarak Şöyle Devam Etmiş: “Bu Nedenle  Tartıştığınız Zaman Kalplerinizin Arasına Mesafe Girmesine İzin Vermeyin.  Aranıza Mesafe Koyacak Sözcüklerden Uzak Durun. Aksi Takdirde Mesafenin Arttığı Öyle BirGün Gelir ki, Geriye Dönüp BirBirinize Yakınlaşacak Yolu  BulamayaBilirsiniz.”

13 Ekim 2011 Perşembe

Memleket Seninle Gurur Duyuyor


Dağda Özgürce Yaşayan Bir İnek, Bir Beygir, Bir Eşek, Dağılıp İnsanların Arasına Karışarak Ne Yaptıklarını Öğrenmeye ve Beş Yıl Sonra Buluşmaya Karar Verirler. Her Biri Başka Yöne Yola Çıkarlar.
Beş Yıl Sonra Buluşma Yerine Önce İnek ile Beygir Gelir. 
İkisi de Perişan Bir Halde, Zayıflamış, Dişleri Dökülmüş, Kamburları Çıkmış, Adeta Çökmüşlerdi.

Beygir Sordu: “Nedir Bu Halin Be İnek?..”
İnek İç Çekerek Anlattı:
“Bu İnsanlar Merhametsiz. Beni Durmadan BirBirlerine Sattılar. Alan Sütümü Sağdı. Bir İnek Daha Varmış, Onu Yanıma Koyup Çifte Koştular, Aç Bıraktılar. Canımı Zor Kurtardım Be Kardeş…”

Sonra Beygir Anlattı:
“Benim de Ağzıma Bir Demir Parçası Geçirdiler, Ağzımı Açamadım. Üzerime Bindiler. O İndi Öbürü Bindi, O İndi Öbürü Bindi… Binmedikleri Zamanlar Zincire Vurdular… Belim Çöküp de Onları Taşıyamaz Bir Hale Geldiğimde Arkama Kocaman Bir Araba Bağladılar, Bu Sefer BirÇoğunu Birden Taşımaya Başladım. Ben Onları Taşıdıkça Kırbaçladılar. Canımı Zor Kurtardım Yav İnek Kardeş…”

Ve Uzaktan Eşek Gözüktü.
Eşek; Islık Çala Çala, Taşlara Tekme Ata Ata Geldi. Mutluydu.
Şişmanlamıştı, Tüyleri Parlıyordu, Gözlerinin İçi Gülüyordu, Üzerinde Lacivert Takımlar Vardı.
İnek ile Beygir, “Nedir Bu Halin, Neler Oldu” diye Merakla Sordular, Eşek Anlattı:
“Bir Memlekete Vardım, Birisi Bağırdıkça İnsanlar Onu Alkışlıyordu. Ben de Yüksekçe BirYere Çıkıp Bağırdım. Benim Bağırmamı Bilirsiniz, Duyan Benim Yanıma Koştu, Duyan Koştu. Onlar Geldikçe Ben Daha Çok Bağırdım…” 
“Sonra?..”
“Sonra Beni Başkan Seçtiler…”
“Yani Sen Başkan mı Oldun?..” 
“Evet BirŞey Yapmama Gerek Kalmıyordu, Ben Bağırdıkça Onlar "Memleket Seninle Gurur Duyuyor" diye Alkışladılar. Yiyecek BirÇok Şey Vardı. Ben İse Yedim ve Bağırdım, Yedim ve Bağırdım…”
“Pekiii… Senin Eşek Olduğunu Anlamadılar mı?…”
Eşek Yanıtladı: “Valla Yarısı Anladı Ama Diğer Yarısına Anlatamadılar…”

1 Ekim 2011 Cumartesi

Her İşde Bir Hayır Vardır

Soğuk Bir Kış Sabahı Sahilde Bulunan Küçük Bir Koydan Bir Balıkçı Filosu Denize Açıldı. Öğleden Sonra Büyük Bir Fırtına Koptu ve Gece Olduğunda Balıkçı Teknelerinden HiçBiri Limana Dönememişti.
Bütün Gece Boyunca Eşler, Anneler, Çocuklar ve Sevgililer Ellerini Ovuşturup, Kaybolan Sevdiklerini Kurtarması İçin Allah'a Yakararak Rüzgara Açık Kyıda Bir Aşağı Bir Yukarı Dolandılar.
Bu Berbat Durumda, Bir de Kulübelerden Birinde Yangın Çıktı, Erkekler Olmadığı İçin Yangını Söndürüp Kulübeyi Kurtarmak Mümkün Olmadı.
Ancak Gün Işıdığında, Herkesin Sevinçle Gördüğü Gibi Balıkçı Teknelerinin Tümü de Sağlam Olarak Limana Döndü.
Fakat, Orada Ümitsiz Bir Kişi Vardı ki. Bu Kişi Yangında Evi Kül Olan Adamın Eşiydi.
Kocası Karaya Çıkarken, Kadın Şöyle Bağırıyordu :
“Aman Allah’ım, Mahvolduk! Evimiz, İçindeki HerŞeyle Birlikte Yangında Kül Oldu!”
Adam İse, Kadını Şaşırtan Şu Sözleri Haykırdı :
"O Yangını Verene Şükürler Olsun! Yanan Kulübemizin Işığı Sayesinde Bütün Tekneler Yolunu Buldu ve Sağ-Sâlim Limana Döndük."

https://www.facebook.com/pages/BOSCHWHERE/161038390625062

Hacı Bektaş-ı Veli ve Mevlana'nın Hikâyesi

T.A.V.S.İ.Y.E.M.D.İ.R
Adamın Biri Kötü Yoldan Kazandığı Parayla Kendisine Bir İnek Alır.
Sonra, Yaptıklarından Pişman Olur ve Hiç Olmazsa İyi BirŞey Yapmış Olmak İçin
Bunu Hacı Bektaş Veli'nin Dergâhına Kurban Olarak Bağışlamak İster.
O Zamanlar Dergâhlar Aynı Zamanda Aşevi İslevi Görüyordu.
Durumu Hacı Bektaş Veli'ye Anlatır ve Hacı Bektaş-ı Veli " Helal Değildir." diye Bu Kurbanı Geri Çevirir.
Bunun Üzerine Adam Mevlevi Dergâhına Gider ve Aynı  Durumu Mevlana'ya Anlatır Mevlana İse Bu  Hediyeyi Kabûl Eder.
Adam Aynı Şeyi Hacı Bektaş-ı Veli'ye de Anlattığını Ama  Onun Bunu Kabul Etmemiş Olduğunu Söyler ve Mevlana'ya
Bunun Sebebini Sorar.

Mevlana Şöyle der:
Biz Bir Karga İsek Hacı Bektaş-ı Veli Bir Şahin Gibidir.
Öyle Her Leşe Konmaz. O Yüzden Senin Bu Hediyeni Biz Kabûl Ederiz Ama O
Kabûl Etmeyebilir.

Adam Üşenmez Kalkar Hacı Bektaş-ı Veli'nin Dergâhı'na Gider ve Hacı Bektaş-ı Veli'ye ;
Mevlana'nın Kurbanı Kabûl Ettiğini Söyleyip Bunun Sebebini Bir de Hacı Bektaş-ı Veli'ye Sorar.

Haci Bektaş İse Şöyle der:
" Bizim Gönlümüz Bir Su Birikintisi İse Mevlana'nın Gönlü Okyanus Gibidir.
Bu Yüzden, Bir Damlayla Bizim Gönlümüz Kirlenebilir
Ama Onun Engin Gönlü Kirlenmez.
Bu Sebepten Dolayı O Senin Hediyeni Kabûl Etmiştir. "